Fotoğrafseverler için düzenlenen günü birlik gezilere katılmaya gayret ediyorum. Hem yeni yerler görmüş, hem de bol bol yeni kareler çekmiş oluyorum. Tire İzmir’in bir ilçesi. Otobüsle gece yolculuğunun ardından, Pazar sabah erken saatlerde vardığımız Tire’de yiyecek birşeyler aramaya başladık. Yöre halkı, bir mesire yeri olan Derekahve‘de kahvaltı edebileceğimizi söylediler. Burası şehrin yukarılarında bulunan, ortasından dere akan, yemyeşil bir bölge. Etrafta amatör yerel işletmeler yer alıyor. Zamanında dere yatağından gerçek bir dere akarken, su şimdilerde yapay yollarla akıtılıyor. Nitekim aşağıya doğru yürüyüş yaptığımızda şimdilerde yol kenarında kalakalmış eski köprü kalıntılarına rastladık.
Derekahveden aşağıya inerken sağlı sollu eski mahalleler gözümüze çarptı. Mümkün olduğunca çok sokak gezmeye çalıştık. Her bir sokakta eski evler, sokakta oynayan çocuklar, kapı önünde sohbet eden teyzelerle karşılaştık. Genel olarak çok sıcak karşıladılar bizi. Çoğu fotoğraflarını çekmemize karşı çıkmadı. Hatta bir kısmı özellikle fotoğraflamamızı istediler kendilerini.
Sokaklar da en çok dikkatimi çeken husus, motorsiklet trafiğinin yoğunluğu oldu. Çoluk çocuk, kadın erkek herkes motosiklet kullanıyor. Bisiklette oldukça yaygın.
Sokaklarda gezerken avlulu nefis bir eve rastgeldim. Ev sahipleri hemen içeri buyur ettiler beni. Hem avluyu hem de evin içini gezdirdiler. Tarih özenle korunup harika bir dekorasyon yapılmış. Meğer kapı komşuları Amerikalı bir mimarmış. Zamanla ilişkileri gelişince avluda bulunan ara duvarı yıkıp, bahçelerini birleştirmişler. Amerikalı mimar hem kendi evini, hem de aslen Denizli’li olan ailenin evini yeniden ayağa kaldırmış. Aynı avluda bir arada yaşıyorlar şimdi. Bu bana çok sıra dışı, bir o kadar da harika geldi. İnsanlık için hala umut var.
İlçe meydanına yaklaştıkça dükkanlar göze çarpmaya başladı. Bunların içinde semer, keçe üretimi gibi el sanatları var. Keçeden hediyelik eşya almayı ihmal etmedik. Çevre esnafı salı günleri çok büyük bir Pazar kurulduğunu söylediler. Öyle ki Türkiye’nin en uzun, en çok çeşidin bulunduğu pazarlardan biriymiş. Bilhassa otları çok meşhurmuş. Salı günleri yolunuz Tire’den geçerse mutlaka Pazar yerine uğrayın.
Bildiğiniz gibi Tire’nin köftesi çok meşhur. Keşkek ve ot yemeklerinin de ünlü olduğunu öğrendim. Kaplan köyündeki Kaplan Restaurant’ın ot yemekleri meşhurmuş. Ancak Birgi’ye gidecek olmamız sebebiyle bu güzel yemekleri tatma fırsatım olmadı. İnşallah bir dahaki sefere…

Tire Birgi arası 43 km. Meyve bahçelerine baka baka yarım saatte vardık Birgi’ye. Ödemiş ilçesine bağlı büyülü bir kasaba Birgi. Birgi çayının iki yanında sağlı sollu kurulmuş kasaba, dev çam ağaçları ve sivil mimari örneği restore edilmiş taş-ahşap evleriyle ünlü. 1997 yılında Sit alanı ilan edilen bölge, belediye ve sivil toplum örgütlerinin işbirliği ile ayağa kaldırılıp, turizme kazandırılmış.

Biz de bu otantik bölgede karnımızı doyuracak otantik bir restaurant arayışına girdik ve Birgi Papaz Deresi-Papazın evi‘nde karar kıldık. Ortam harika. Vadiye bakan eski bir köy evi restore edilmiş. İlginç eşyalarla süslenmiş. Ben sahanda köfte söyledim ve lezzetini çok beğendim. İşletmenin tavsiyesine uyarak ortaya karışık kızartma da söyledik. Sebzeler çıtırdı ve yağ içmemişti. Şiddetle tavsiye olunur. Birgi’de meşhur bir katmerci de var. Ayrıca Nar Danesi’ni de tavsiye ediyorlar.

Birgi’ye gidip de gezmeden dönülmeyen yer şimdilerde müze olarak işletilen ‘Çakırağa Konağı’. Çakırağa üç katlı bir konak. İlk kat ahır, kiler, hizmetçi odaları olarak düşünülmüş. Bu kat taştan. İkinci ve üçüncü kat ise oturma odaları ile yatak odalarından oluşuyor. Ahşap işçiliğine ve odalardaki tavan-duvar motiflerine hayran olmamak mümkün değil. Şanslıyız ki çökme tehlikesi sebebiyle gezdirilmeyen üçüncü kat gittiğimiz tarihte açıktı. Bu müzeyi mutlaka görün.

Birgi çayının diğer tarafında kalan köy meydanına çıktığınızda Birgi Ulucami ve Ümmü Sultan türbesi’ni göreceksiniz. Az ileride de el sanatlarının ve taze meyve sebzenin satıldığı tezgahlar var. Bunlarla yetinmeyip sokak aralarına da dalın. Evlerin herbiri ayrı bir sanat eseri.

Özetle Birgi’yi görmekte fayda var, pişman olmazsınız. Kalınır mı derseniz, kalınacak temiz güzel butik oteller var ama şahsen bana fikir sahibi olmak için yarım gün yeterli oldu. Günübirlik geziler için daha ideal bir bölge.
