COLMAR- STRAZBURG /ALSACE ŞARAP ROTASI

Son yıllarda Türklerin çok rağbet ettiği bu bölge, noel pazarları ile ünlü olması sebebiyle bilhassa noel zamanı iğne atsan yere düşmez durumda oluyor. Kare kare fotoğrafların sosyal medyada yayınlandığı 2019 aralık ayında bu bölgeyi bir de biz görelim, havayı koklayalım dedik.

Uçak biletlerini ve oteli yaklaşık bir yıl önceden rezerve edip, parasını da peşin ödediğim için oldukça ekonomik oldu bizim için. Zira noele bir kaç ay kala otel bulmak hem çok zor  hem de fiyatlar çok artmış oluyor. Alsace bölgesine gitmek için en mantıklı yol Basel havalimanını kullanmak. THY’ nın bu hava limanına düzenli uçuşları var. Basel hava limanı her ne kadar İsviçre’nin Basel şehrine yakın konumlandırılmış ve İsviçre sınırları içerisinde bir hava limanı olsa da aslında international bir hava limanı. İsviçre, Fransa ve Almanya tarafından ortak işletiliyor, hangi ülkenin çıkış kapısından çıkış yaparsanız o ülke sınırlarına giriyorsunuz. O nedenle vizenizi aldıktan sonra ilk çıkışınız ise vizenizi aldığınız ülkeden çıkış yapmanız vize ihlali yapmamanız için faydalı olur. Zaten Basel havaalanı üç ülkenin ortak hava alanı olsa da aslında küçücük bir hava alanı. Check-in tek kapıdan yapılıyor, valizlerinizi aldıktan sonra sadece farklı kapılardan çıkıyorsunuz. Çok basit ve pratik bir hava alanı Basel. Biz Fransa’dan çıkış yapıp Europacar’dan kiraladığımız aracımızı teslim alarak hemen yola koyulduk.

IMG_8477a
EGUISHEIM

Şansımıza navigasyonumuz hem çok pratik hem de Türkçeydi. Tüm güzergahlara hiç zorlanmadan rahatça girip çıktık. Köyleri gezerken Alsace şarap rotasını, Strazbourg, Mullhouse ve Colmar’a giderken otobanı kullandık. Otoban İtalya’dakilerin aksine ücretsizdi. Tek kuruş otoban, köprü vs. parası ödemedik. Strazbourg çevresinde trafik zaman zaman yoğun olmakla birlikte genel olarak sakindi. Zaten navigasyon bizi yoğun trafiğe hiç sokmadı. Böyle anlarda çok daha güzel olan tali köy yollarını takip ettik.

Alsace bölgesi pek çok kez Almanya Fransa arasında el değiştirmiş. Son olarak Birinci Dünya Savaşı’ndan Almanya’nın yenik çıkması üzerine bu bölge Fransa’nın elinde kalmış. Ancak bölgede halen bariz bir Alman etkisi hissediliyor. Mimari tipik Alman evlerinden oluşuyor. Dilde ve yemeklerde de Alman etkisi hissediliyor. Zaten okullarda mecburi Almanca dil eğitiminin verildiği tek bölge Alsas bölgesi. Fransa’da seküler bir yönetim şekli olmasına karşın, Alsas bölgesindeki din adamlarının maaşları Fransa devleti tarafından ödeniyor. Zira Alman-Protestan sistem bu şekilde öngörüyor. Özetle iki ülkenin karmasından oluşan farklı bir kültür, farklı bir bölge Alsas.

IMG_8566a
KAYSERSBERG

170 km.uzunluğundaki Alsace şarap rotası birbirinden güzel köy ve kasabalara ev sahipliği yapıyor. Bölgenin kuru ve güneşli havası beyaz şarapların en önemli formülü. Bölge altı çeşit beyaz şaraba ev sahipliği yapıyor. En ünlüleri Riesling. Diğer şarapları ise Pinot Blanc, Pinot Gris, Gewurztraminer, Muscat ve Sylvaner. Bölgenin tek kırmızı şarabı ise Pinot Noir.

Seyahatimizin ilk iki günü Strazbourg’da, diğer iki gününde de Colmar’da kalmak üzere planladık. Colmar, Basel Havaalanına daha yakın olduğu için dönüş günü zorluk çekmeyelim diye düşündük. Seyahatten önce gezeceğimiz yerleri planlayıp haritada işaretlemiştim. Ancak kasabalara ulaşımın kolay olması ve kasabaların küçük olması sebebiyle önceden rotamızda olmayan Mullhouse ve Kayserberg’i de programımıza aldık. Dört gecelik seyahatimizi şu şekilde bir rota yaparak rahatlıkla gezdik;

1.Gün: Havaalanından çıkış, Eguisheim’de bir saatlik gezi, ardından Obernai’de yemek molası ve kasaba turu, akşam üstü 18.00 sularında Strazbourg’a varış, akşam yemeği.

2.Gün : Aracımızı otoparka çekip tüm gün Strazbourg’u yaya olarak gezip, yiyip içmece:)

3.Gün: Kahvaltıdan hemen sonra hareketle birbirine çok yakın mesafelerde bulunan Ribeauville, Riquewihr ve Kayserberg’i (bu sırayla gezerseniz zaman kazanırsınız) gezip , akşam 18.30 sularında Colmar’a varış. Akşam yemeği Colmar’da.

4.Gün: Öğlene kadar Colmar, öğleden sonra Mullhose’da gezme ve yemek molası, akşam saatlerinde çok sevdiğimiz Eguisheim’in bir de akşam halini görerek geziyi tamamlama. Dönüşte Colmar’da bir geç akşam yemeği 🙂

IMG_8574a
COLMAR

Sonradan şunu farkettik ki daha planlı olsaydık bu gezinin içine ilk gün İsviçre’nin Basel şehrini, son gün de Almanya’nın Freiburg şehrini sıkıştırabilirmişiz. Zira Strasbourg haricindeki diğer yerler son derece küçük. Colmar dahi yarım günde gezip sonra tekrara geçtiğiniz küçücük bir şehir. Ben günde iki yerden fazlasını gezemeyiz, gezsek de bir şey anlamayız endişesi taşıyordum. Okuduğum seyahat yazıları da beni bu konuda yanlış yönlendirdi. Bu nedenle rotayı genişletmedim. Pek çok yer gezmemize rağmen, istediğimiz zaman mola verdik, keyfe keder yemek yedik, etrafı seyrettik. Hiç yorulmadan çok keyifli bir seyahat gerçekleştirdik.

Gezi yazılarında önce kuzeyden başlayıp, güneye inmek gerektiği zira güneyin kuzeyden daha güzel olduğu yazıyordu ki bence bu görüş kişiye göre değişir. Zira çoğunluk belki tersini düşünüyor ama bence Strazbourg, Colmar’dan çok daha güzel bir şehir. Hem daha büyük hem de gerek mimari, gerek sosyal yaşam açısından daha önde. Önce Colmar’ı görseydim muhtemelen büyülenirdim ama önce Strazbourg’un geniş ve ferah caddelerinde gezip, sonra büyükçe bir kasaba diyebileceğim Colmar’ın insan kalabalığından yürünmeyen dar sokaklarına girince, biraz hayal kırıklığına uğramadım desem yalan olur.

IMG_8600a
MULLHOUSE

En güzel köy sıralamasına gelince; alışıldığının aksine ben Ribeauville ve Riquewihr demeyeceğim, Eguisheim ve genelde pek adından bahsedilmeyen Kaysersberg diyeceğim. Zevkler tartışılamaz tabii ki, bu benim fikrim. Ancak şu yararlı bilgiyi vermeden geçemeyeceğim. Rotanızı planlarken lütfen Kaysersberg’i es geçmeyin. Ribeauville ve Riquewihr kasabalarının yanı başında zira:)

Bu bölgede gezilebilecek bir önemli nokta daha var. Haut Koenigsbourg şatosu. Son olarak Alman İmparatorluğu’nun kullandığı bu şato-kale, 1908’de restore edildikten on yıl sonra Fransızların eline geçmiş. Halen müze olarak kullanılıyor. Giriş ücretli. Heybeti ile otoyoldan bile görünen bu kaleye, havanın yağışlı olması sebebiyle biz gitmedik.

STRAZBOURG : Avrupa Konseyi ve Avrupa Parlamentosunu barındıran, Fransa’nın en kalabalık yedinci şehri, Alsace bölgesinin başkenti. Fransa’ya dahil olmasına rağmen, sınır komşusu Almanya’dan pek çok iz taşıyan, birbirinden şirin evleri ve kanalları ile görülmesi gereken bir Avrupa şehri. Fikir sahibi olmak için 24 saat tabanvay yürümek yeterli olur. Bir de tekne turu alıp kanalları gezeyim derseniz o da bonus’u olur. Bu şehirde bisiklet kiralayıp gezmek de olası aslında. Şehir merkezi trafiğe kapalı ve şehir bayırsız düz coğrafyası, geniş sokakları, bisiklet yolları ile bisiklet trafiğine elverişli.

IMG_8526a
STRAZBOURG -NOTRE DAME

Şehrin en görkemli yapısı Notre Dame Katedrali şüphesiz. İsim ve mimari konusunda pek yaratıcı olmasalar da katedral gerçekten çok göz alıcı. Paris’tekinin biraz daha küçüğü ve mimari olarak da benzeri olan katedral, Avrupa’nın en büyük yedinci katedraliymiş. 1015 yılında yapımına başlanan devasa yapı ancak 1439 yılında tamamlanabilmiş. Katedralin içinde tıpkı Prag’dakine benzer bir astronomik saat bulunmakta.

Strazbourg denince ilk akla gelen bölge ‘Petite France‘ bölgesi. Şehrin ortaçağdan kalan, en korunmuş bölgesindeki yarı taş, yarı ahşap geleneksel evleri, tarihi taş köprüleri ve arnavut kaldırımları turistler için bir cazibe merkezi. Bölgenin ilk sakinlerini tabakacılar, değirmenciler ve balıkçılar oluşturmuş. 16.yüzyıl şehir yaşantısına ilişkin izleri takip etmek için mutlaka görülmesi gereken bir bölge.

IMG_8508a
STRAZBOURG – PETITE FRANCE

Şehrin en güzel meydanlarından biri olan Kleber meydanında noel zamanı olması sebebiyle 30 metre yüksekliğinde dev bir çam ağacı kurulmuştu. Bu ritüel her yıl tekrarlanıyormuş. Notre Dame Katedralinin tam karşısındaki Kammerzell evi de farklı mimarisi ile dikkatinizi çekecek yapılardan. 75 pencereli bu harika ahşap bina, şu anda otel ve restaurant olarak faaliyet gösteriyor.

Şehirde ayrıca Aziz Paul Kilisesi, Rohan sarayı, Arkeoloji müzesi, Avrupa Parlamentosu binası, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gibi görülebilecek bir çok önemli yapı var.

IMG_8529a
STRAZBOURG

Strazbourg kışın tüm soğuğuna karşın, Avrupa’nın en renkli noel pazarlarına ev sahipliği yapması sebebiyle içinizi ısıtıyor. Işıkları, süslemeleri, her köşeden gelen müzik sesleri ile ışıl ışıl, cıvıl cıvıl bir Avrupa kenti burası.

COLMAR : Türklerin Alsace bölgesinde en sevdiği yer burası sanırım.  Fransızcadan sonra en çok Türkçe işittim çünkü 🙂 Strazbourg kadar güzel süslenmiş ama ondan oldukça küçük bir kasaba Colmar.  Arnavut kaldırımı sokakları, tebeşir rengine boyanmış karakteristik evlerin arasında başıboş dolaşmak kasabayı keşfetmenin en güzel yolu. Zira bir süre sonra her takip ettiğiniz yol, bir önceki gezdiğiniz yere çıkıyor. Colmar’ın en güzel bölgesi ‘Petite Venice ‘ yani ‘Küçük Venedik’. Aslında bu bölgenin mimarisi Venedik evlerinden oldukça farklı ama sanırım evlerin önündeki dar kanallardan ötürü bu ismi almış. Petite Venice, küçük bir bölge, 10 dakikada bitiyor. Kışın noel süslemeleri ile yazın da pencerelerden sarkan sardunyaları ile fotoğraflamak için ideal bir yer.

IMG_8584a
COLMAR

Colmar’ın dar sokaklarında yürürken kaldırımlarda üçgen plakalar göze çarpıyor. ABD’deki Özgürlük Heykelini tasarlayan Frederic Auguste Bartholdi Colmar doğumlu olduğu için, bu heykelin minyatürü Colmar’a da inşa edilmiş ve yerdeki plakalar da bu minyatür heykelin bulunduğu bölgeyi işaret ediyormuş.

Adını binanın üzerindeki kafa heykellerinden alan ‘Maison des Tetes‘ yani ‘Kafalar Evi’  Colmar’ın göz dolduran yapılarından. Otel ve restaurant olarak kullanılıyor. Marche Couvert daha büyük bir örneğini Budapeşte’de gördüğüm kapalı bir pazar yeri. Bölge de ne yenir, ne içilir bilgi sahibi olmak için gezilmesi gereken bir yer bence.

IMG_8578a
COLMAR – PETITE VENICE

Müze gezmek isteyenler için Unterlinden Müzesi, Bartholdi Müzesi, Oyuncak müzesi de görülebilecek adreslerden. 1365 yılına özgülenen, gotik mimariye sahip bir Katolik kilisesi olan St. Martin’s Church ‘de görülmesi gereken yapılardan biri.

EGUISHEIM : Çiçek gibi bir Fransız köyü. Benim en beğendiğim, bir gündüz bir de gece iki kez gittiğim köy. Zaten 2013 yılında Fransa’nın en güzel köyü seçilmiş. 2000 kişilik nüfusu geçimini şarapçılıktan kazanıyor olsa da, köy son yıllarda turizm patlaması yaşadığı için turizm gelirleri şarapçılığı aşacak gibi. Köyün en karakteristik yeri olan ve ahşap evleri ikiye ayıran minyatür ev ‘Le Pigeonnier‘ olarak adlandırılıyor. Burada fotoğraf çektirmeyeni dövüyorlar. İşte aşağıda Le Pigeonnier’de çekilmiş bir milyon birinci fotoğraf 🙂

IMG_8470a
EGUISHEIM – LE PIGEONNIER

Bu noktadan başlayarak hiç bir yere sapmadan dümdüz yürüdüğümüzde çok acayip bir durumla karşılaştık. Le Pigeonnier tam karşımızdaydı. Bu iş nasıl oldu diye kafa yorarken, bir tabelada köyün krokisini gördük. Meğer köy sarmal olarak planlanmış. Bir sokağa girip 20 dakika yürüyünce ilk girdiğiniz sokağın başına dönüyorsunuz. Muhtemelen zamanında hem güvenlik amacıyla hem de ısınmak için böyle bir planlama yapılmış. Hayran olmamak mümkün değil.

Köy meydanı gördüğüm en güzel meydanlardan biri. Bir köşede oturup hiç bir şey yapmadan uzun uzun seyrettik bu güzelliği. Köyün girişinde paralı bir otopark var. Fransızca yazan para ödeme makinası ile cebelleşirken (ana dili Fransızca olanlar bile çözemedi bu otomatı) , bir görevli imdadımıza yetişti ve bizi bu dertten kurtardı.

OBERNAI : Strazbourg’a 28 km uzaklıktaki şirin kasaba. Strazbourg’a giderken görmeden geçmeyin, kurabiye gibi bir kasaba yapmışlar. Adım başı bir cafe ve restaurant bulunan bu güzel kasabada, harika bir yemek yedik.

IMG_8492a
OBERNAI

RİBEAUVİLLEStrazbourg’dan Colmar’a giderken hedefimizde bulunan ilk köy Ribeauville oldu. 4 bin nüfuslu bu şirin köye vardığımızda hava soğuk ve yağmurluydu. Dümdüz tepeye doğru uzayan köyün meydanında oturup birer kahve içtik. Ahşap oymalı evler göz alıcı. Köyün yamacına yerleştiği tepeler bağlar ile kaplı, tepenin bir ucunda Saint-Ulrich şatosu uzaktan göz kırpıyor. Köyün tek dezavantajı araçların girişine izin verilmesi. Arabalar hem yürümeyi zorlaştırıyor hem de tarihi dokunun içinde fotoğraf karesine giren otomobiller hiç estetik durmuyor.

IMG_8550a
RIBEAUVILLE

RİQUEWİHR : Riquewihr köyü, Ribeauville kasabasının araba girmeyen daha keyifli versiyonu. İki tane dünya savaşından çıkmasına rağmen, Orta çağ mimarisinden hiç bir şey kaybetmeyen köy, kendi ürettiği Riesling beyaz şaraplarıyla da ünlü. Alsace bağlarının tam ortasında kalan köy cafeleri, restoranları, pastaneleri ile cıvıl cıvıl.

IMG_8563a
RIQUEWIHR

KAYSERSBERG : Riquewihr köyüne 10 km. uzaklıktaki köy, Alsace bölgesinde görülmesi gereken yerlerden. Diğer köylerden eksiği yok, bir fazlası var. Köyün ortasından geçen nehir, köye ayrı bir güzellik katmış.

MULLHOUSE : Basel ve Colmar şehri ile komşu olan Mullhouse, Strazbourg’dan sonra Alsace bölgesinin en büyük ikinci şehri.  Endüstri yoğun olmasına rağmen, tarihi dokusunu korumayı başaran şehir, kozmopolit yapısıyla dikkatimizi çekti. Sanayileşme beraberinde iş gücü gerektirmiş ve şehrin nüfus yapısını belirlemiş. Şehrin içinden Ren nehrinin iki ayrı kolu geçmekte. Alışveriş mağazalarının bulunduğu caddeler ile başlayan şehir merkezi, büyük tarihi bir meydanda birleşiyor. Şehrin görkemli katedrali de bu meydanda. Noel olması sebebiyle meydanda dönme dolap ve noel pazarları kurulmuştu. Şehir canlı ve hareketliydi.

Alsace bölgesindeki yeme içme deneyimlerimiz için STRAZBOURG – COLMAR YEME İÇME linkine tıklayıp, göz atmayı unutmayın.

Reklam

COLMAR- STRAZBURG /ALSACE ŞARAP ROTASI” üzerine bir yorum

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s