FLORANSA : RÖNESANSIN DOĞUM YERİ

İtalya Avrupa’da en sevdiğim, bıkmadan usanmadan onlarca kez gidebileceğim bir ülke. Zira her köşesi ayrı güzellikte.  Floransa,  Roma ve Venedik kadar popüler bir turist şehri. Bu güzel şehir, İtalya’nın kuzeyinde, bağlarıyla meşhur Toskana bölgesinde yer alıyor. Toskana bölgesi rüya gibi bir coğrafya ki biz o bölgedeki kasaba ve köyleri muhteşem bir gurme gezisinde karış karış gezmiştik. (Toskana gezi notları için buraya tıklayınız.) Floransa tek başına gezilmeyi hak eden, kültürü ve eserleriyle çok çok zengin bir şehir. Toskana bölgesine gitmek için iki havaalanı kullanılabilir. Pisa ve Bologna. Biz Bologna hava alanını tercih ettik. Floransa Bologna arası 108 km. Kiraladığımız araç ile yaklaşık 1.5 saatte Floransa’daydık.

Toskana bölgesinin merkezi olan Floransa, Arno nehri kıyısına kurulmuş güzeller güzeli bir şehir. Halen ticaretin yoğun olarak yürütüldüğü şehirde ilk yerleşim M.Ö. 59 yıllarında başlamış. Şehrin patlama yaşaması 15.yüzyılda Medicci ailesinin bölgeye hakim olmasıyla başlamış. Gösterişi seven ve aynı zamanda sanatı ve sanatçıyı destekleyen bu aristokrat aile, parayı oluk oluk akıtıp şehre göz alıcı saraylar, katedraller ve ihtişamlı binalar yaptırmışlar. Floransa’nın altın çağını yaşadığı Lorenzo döneminde (1469-92) , Leonardo Da Vinci, Botticelli, Michalengelo gibi ressam ve heykeltraşlar şehri adeta şahlandırmış, aynı zamanda Rönesans çağını da başlatmışlar.

IMG_7328a.jpg

Floransa bu muhteşem eserlerin ekmeğini yiyerek, dile kolay, yılda 10 milyon turiste ev sahipliği yapıyor. Eski şehir merkezi oldukça küçük olduğu için hiçbir toplu taşıma aracına gerek kalmaksızın, her yere yürüyerek ulaşabilirsiniz. Yeter ki otelinizi merkezi bir noktada seçin. Oteller hakkında ilgimi çeken nokta, tarihi binaların her katının ayrı bir otel olmasıydı.  Üstelik belli bir saatten sonra bu otellerde hiç bir görevli bulunmuyor. Düşünün ki beş katlı bir binanın her katı ayrı bir otel ve dış kapıda beş ayrı otelin tabelası var. Siz önce büyük bir anahtarla tarihi taş binanın dev kapısını açıyor, gideceğiniz kata varınca bir başka anahtar çıkarıp o kattaki otelinizin ana kapısını açıyorsunuz, son olarak da üçüncü anahtarla oda kapınızı açıyorsunuz. Bu sistem bana çok tuhaf geldi. Tahminim şehirdeki taşınmazlar fiyatlarının el yakması sebebiyle böyle bir sistem gelişti. İş gücü de pahalı olmalı ki, tek resepsiyonist ile yetinip, akşam üzeri beşten sonra oteli müşterinin insiyatifine bırakıyorlar. Bizim kaldığımız otelde kahvaltı servisi bile yoktu. Kahvaltı malzemeleri akşamdan odaya bırakılıyordu. Sabah kettle’da kahve veya çayımızı hazırlayıp, odamızda atıştırıyorduk. Yine de otelin merkezi konumu sebebiyle bu tür enteresanlıkları dert etmedik. Hatta Santa Maria Novella Bazilikası manzaralı balkonlarımız oldukça keyifliydi. Kaldığımız Old Florence Inn otelin fiyatı makul, odaları biraz eski olsa da temizdi.

IMG_7411a.jpg
Signoria Meydanı

Floransa küçük ama heybetli bir şehir. Bu şehre heybetini veren de dillere destan olan Floransa Katedrali. Hem büyüklüğü hem de ihtişamı ile daha önce gördüğüm hiçbir katedrale banzemiyor Floransa Katedrali. Doumo ve Santa Maria del Fiore olarak da bilinen katedral 1296- 1436 yılları arasında yapılmış. Yapımı 140 yıl sürünce, haliyle beş mimar değişmiş yapımı esnasında. Brunelleschi’nin yapının kubbesini tamamlaması ile kutsanan katedral, resmen ibadete açılmış. Medicci hanedanı yağdıra yağdıra bitirememiş bu katedralin yapımına. Tamamını görebilmek için etrafında 360 derece tur atmanız gereken katedralin dış cephesinin tamamı renkli mermerlerle kaplanmış. Romanesk stilini yansıtan katedral, latin haçı biçiminde yapılmış. Katedralin giriş kısmında bulunan dev saat halen çalışmakta. Katedralin kubbesine katedral dışından çıkıp (bolca merdiven tırmanarak) şehir manzarasını seyretmek mümkün.

Doumo’nun hemen yanında sanki katedralin bir parçası imiş gibi görünen sekizgen şekilli yapı Aziz Giovanni Vaftizhanesi. 1059- 1128 yılları arasında inşa edilen vaftizhanenin dış cephesi tıpkı Doumo gibi renkli mermerlerle bezenmiş. Yapı 19.yüzyıla kadar katoliklerin vaftiz törenleri için kullanılmış.

Vaftizhanenin kendisinden daha önlü olan kapıları Lorenzo Ghiberti tarafından yapılmış. Çeşitli betimlemelerin yer aldığı toplam 10 bronz resimin yer aldığı kapılar ince bir işçiliğin ürünü. Kapıları görüp hayranlık duyan Michalengelo’nun kapılara Cennetin Kapısı adını verdiği söyleniyor. Resimlerde Yaratılış, Habil ile Kabil, Nuh Tufanı, Hz.İbrahim’in kurban olayı gibi pek çok dini olay tasvir ediliyor.

IMG_7362a
Palazzo Vecchio

Floransa’nın en ünlü meydanı Signoria meydanı pek çok esere ev sahipliği yapıyor. Meydanda 94 metre yüksekliğindeki saat kulesi ile ve kaleye benzer formuyla dikkat çeken yapı Palazzo Vecchio.  1298-1314 yılları arasında inşa edilen saray, hükümet binası olarak kullanılmış. Medicci ailesinin hükümranlığının başlamasıyla sarayda pek çok değişiklik yapılmış. Saray günümüzdeki görünümünü büyük ölçüde mimar Giorgio Vasari önderliğinde yapılan çalışmalarla almış. Sarayın en ünlü salonları Beş yüzler Salonu, Elementler odası, Leylaklar Odası ve Zambaklar odası. Saray bireysel olarak gezilebildiği gibi, 1.5 saat süren rehberli turlarla da gezilebiliyor.

Sarayın girişinde konukları karşılayan Michalangelo’nun meşhur Davut heykeli, ne yazık ki aslının bir replikası. Zarar görme kaygıları ile eserin orijinali Floransa Güzel Sanatlar Akademisi Galerisi’ne götürülmüş.

IMG_7368a.jpg

Signoria meydanında Davut heykeli dışında Herkül ve Cacus heykeli de sergilenmekte. 16.yüzyılda Ammannati ve öğrencileri tarafından inşa edilen Neptün Çeşmesi de bu meydanda. (Bir neptün çeşmesi de Bologna eski şehir de var. ) Davut heykelinin hemen karşısında bulunan bol heykelli üstü kapalı yapı ise Loggia della Signoria yani Signoria locası. Şimdilerde turistlerin dinlenme mekanı olarak görev yapan loca,  Medicci ailesinin meydandaki törenleri rahat rahat seyredebilmesi için inşa edilmiş. Ailenin şanına uygun olması için de loca pek çok ünlü heykeltraşın heykelleri ile süslenmiş.

Vecchio sarayının ön tarafında Arno nehrine kadar uzanan görkemli yapı ise Uffizi Galerisi. Mimar Giorgio Vasari tarafından 1560-1580 yılları arasında Dük 1.Cosimo için çalışma ofisi (ne ofis ama!) düzenlenen bu dev yapı, şimdilerde özellikle Medicci hanedanından kalan muhteşem sanat eserlerine ev sahipliği yapıyor. Gotik, Rönesans, Maniyerizm akımından etkilenen eserler arasında Botticelli, Leonardo da Vinci gibi sanatçıların da eserleri yer alıyor.

Uffizi galerisinden doğruca Arno nehrinin usul usul aktığı nehir kenarına geçiliyor. Nehir boyunu karşılıklı güzel evler ve köprüler süslüyor. Bisiklete binenler, koşanlar ve meraklı turist kafileleri ile hareketli ve çok keyifli bir yer burası. İki kıyıyı birleştiren köprülerden en bilineni hatta Floransa denince akla gelen ilk yapı Ponte Vecchio köprüsü elbette ki.

IMG_7375a.jpg
Ponte Vecchio

Ponte Vecchio köprüsü tüm Floransa kartpostallarını süsleyen bir sembol yapı. Benzer bir örneği yaşadığım Bursa şehrinde bulunan (Irgandi Köprüsü) bu köprünün asıl yapılış amacı dönemin egemen ailesi Medicci’lerin Palazzo Piti ve Palazzo Vecchi arasındaki geçişleri kimseye görünmeden yapmak istemeleridir. Kapalı geçit şeklinde yapılan köprüde deri atölyeleri bulunmaktaydı. Vasari Koridoru adı verilen bu kapalı geçit,  Giorgio Vasari tarafından I. Cosimo’nun isteğiyle 1565 yılında yaptırılmıştır. Yapımı 5 ay sürmüştür. Zamanla halka açılan köprüdeki deri atölyeleri yerine kuyumculara bırakmıştır. Bugün köprü üzerinde tasarım ürünler satan onlarca kuyumcu bulunmakta. Köprü üzerinde Floransalı kuyum ustası ve heykeltıraş Benvenuto Cellini’nin bir büstü de bulunmakta.  2. Dünya Savaşı sırasında Alman bombalarından kurtulmuş olması ile de en şanslı köprülerden 🙂

Floransa tarihi şehir merkezinde görülmesi gereken iki büyük katedral daha bulunmakta. Bunlardan biri Santa Croce Bazilikası. Bu bazilika Franciskan mezhebinin en önemli kilisesi olup, Roma Katolik Kilisesi’nin küçük bir basilikasıdır. Santa Croce Meydanında konumlanır ve Duomo’nun yaklaşık 800 metre güneyinde bulunmakta.

Santa Maria Novello Bazilikası ise Dominikan mezhebinin kilisesi olup, ana tren istasyonunun hemen karşısında konumlanmış durumda.

IMG_7385a.jpg
Santa Maria Novello Bazilikası

Bargello Palace veya Palazzo del Poppolo adıyla da bilinen yapı eskiden kışla ve hapishane olarak kullanılmakta iken, bugün başyapıtların sergilendiği bir sanat müzesi.

Tarihi şehir meydanında bulunan başlıca yapıtları bunlar. Lakin şehir meydanını yürüyerek keşfedince daha sayısız mimari ve tarihi güzellikle eserle karşılaşma imkanı bulacaksınız.

Ponte Vecchio’dan karşıya geçtiğimizde ise bizi  Palazzo Pitti karşılıyor.  Floransa’nın en büyük mimari yapısı olan Pitti sarayı, 1457 yılında Pitti ailesi için yapılmış ise de, 16.yüzyılda Medicci ailesi tarafından satın alınmış ve saraya bir takım eklentiler yapılmıştır. Pitti sarayında beş önemli müze ve galeri vardır. Birinci katta 16 ve 17.yüzyıldan kalma Barok eserlerin sergilendiği Palatine Galerisi bulunuyor. Yine birinci katta bulunan kral dairelerinde 19.yüzyıl tasvirleri bulunmakta. Sarayın son katı Modern Sanat Müzesidir ve 19-20. yüzyıl eserleri sergilenmektedir. Porselen Müzesi ve Kostüm Galerisi de Pitti Sarayı içinde gezilebilecek yerlerdendir. Palazzo Pitti’ye girmiş iken, sarayın arka tarafında bulunan Boboli Bahçeleri‘ni de gezmek gerekir. Saraya giriş kişi başı 20 Euro olup, en az yarım gününüzü ayırmanız gerekmektedir.

IMG_7433a.jpg
Palazzo Pitti

Palazzo Pitti’nin de bulunduğu karşı kıyı, görkemli villaların bulunduğu, yemyeşil çam ormanları ile kaplı nezih ve nispeten daha sakin bir bölge. Araç kiraladığımız için göz gezdirme şansı bulduğumuz bu bölgede harika bir seyir terası da bulunuyor. Piazzale Michelangelo yani Michelangelo tepesi şehrin tadını çıkarmak ve fotoğraf çekmek için harika bir yer. Bilhassa akşam saatlerinde çok kalabalık olan bu bölgede, atıştırmalık yiyecek ve içecek alabileceğiniz büfeler de bulunmakta.

Gelelim alışverişe. Öncelikle tax free için bir seferde 150 euro ve üzerinde alışveriş yapmanız gerekiyor. Ünlü markaların son moda tasarımlarının bulunduğu butikleri görmek isterseniz, şehrin 18.yüzyıldan kalma tartışmasız en şık caddesi olan Via dei Tornabuoni tam size göre. Gucci, Versace, Roberto Cavalli gibi pek çok mağazanın bulunduğu caddede bir de Salvatore Ferragamo müzesi yer alıyor.

Via del Corso ‘da yerel tasarımcıların ürünlerini, Via Santa Spirito‘da ise hediyelik eşya mağazalarını bulabilirsiniz.

Bu bölgedeki yeme içme deneyimlerimiz için ise bu linke tıklayabilirsiniz.

İtalya ilginizi çekiyorsa bu linklere de göz atabilirsiniz:

Lombardiya Bölgesi – İtalya 

Kızıl Şehir Bologna

Kanallar Şehri Venedik

Toskana Rüyası

ROMEO&JULİET’İN ŞEHRİ VERONA

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s