ROMEO&JULİET’İN ŞEHRİ VERONA

Venedik seyahatimizin üçüncü gününü Verona’ya ayırdık. Önceden ‘trenitalia’ internet sitesinden aldığımız ekonomik sınıf tren biletleriyle 1.50 dakikada Verona’ya ulaştık. Tren biletleri iki kişi 58 euro tuttu. Venedik san Lucia tren istasyonunda trene binip, Verona Porta Nouva tren istasyonunda indik. Tren istasyonuna sırtınızı verip sağ yöne doğru dümdüz yürürseniz 10-15 dakika içinde eski şehir merkezine varıyorsunuz. Eğer yürümek istemezseniz tren garının hemen önünde bulunan otobüslerle de şehir merkezine gidebilirsiniz. Bence yürüyün zira eski şehir merkezine giden cadde, güzel binaları ve cafeleriyle çok keyifli, ferah bir cadde.

Verona’da gezilecek olan tarihi bölge küçük. Hızlı bir turla iki-üç satte rahatlıkla bitecektir. Bu nedenle eğer Verona’ya erken saatlerde gidersiniz günün yarısını Verona’ya çok yakın mesafedeki Garda gölü kıyısında geçirebilir, yarısını da Verona şehir merkezinde geçirebilirsiniz. Biz çok yorucu olacağı için Garda gölüne gitmedik, tüm günümüzü Verona’da geçirmeyi tercih ettik. Garda gölüne gitmek isterseniz tren garı önündeki perondan LN026 no.lu otobüse binip son durak olan Sirmione’de inmeniz yeterli. Garda gölü kıyısında şirin bir sahil kasabası olan Sirmione Verona’ya 30.km uzaklıkta. Otobüs biletlerini gardaki marketten temin edebilirsiniz.

Verona kuzeydoğu İtalya’nın Veneto bölgesinin başşehridir. Garda gölünden beslenen Adige ırmağının yaptığı kavise yerleşmiş bulunan şehir, tarihi mirasıyla Unesco Dünya mirasları arasına girmiştir. Şehrin kadim bir geçmişi vardır. Kuruluşu M.Ö.89 yılına dayanmaktadır. Antik Roma dönemine ait pek çok yapı hala ayaktadır. Konumundan ötürü II.Dünya Savaşında hava saldırılarının hedefi olsa da, bombalanan binalar dokusuna sadık kalarak yeniden inşa edilmiştir.Şehir ticaret ticaret ve sanayi açısından da gelişmiş bir İtalya şehridir. Avrupa’nın en önemli tarım fuarları Verona’da gerçekleşmektedir. Şehir, Verona Üniversitesine de ev sahipliği yapmaktadır.

Verona’nın tarihi merkezinde sizi 22 bin kişiyi ağırlayan heybetli Roma arenası karşılamaktadır. Bu arena, Roma’daki collesium ve Kapua’da bulunan arenadan sonra İtalya’nın en büyük üçüncü amfisidir. M.Ö. 30 yılında tamamlanan arena, dış duvarları tamamen yıkılmış olmasına rağmen ayakta kalan iki kat iç duvarları ile hala heybetlidir ve her yıl pek çok konser ve gösteriye ev sahipliği yapmaktadır.

IMG_3618a
Roma arenası

Arenadan içeriye doğru kalabalığa karışırsanız sağlı sollu tanınmış markaların dükkanlarının bulunduğu uzunca cadde sizi Piazza delle Erbe’ye çıkaracaktır. Orta Çağda Verona’lı yöneticiler tarafından dizayn edilen bu meydan, Verona’nın en hareketli yeri. Şehirde bir çok katedral var. San Lorenzo basilikası, Verona Katedrali ve Santa Maria Antica bunlardan en önemlileri. Ayrıca birer antik dönem kalıntısı olan Porta Borsari ve Porta leoni sur kapıları da görülmesi gereken eserlerden.

IMG_3640a
Piazza Delle Erbe

Biraz da adige nehri kıyısını görelim dedik ve yine antik dönem eseri olan ponte di pietra üzerine çıkıp manzarayı seyrettik. Uzaktan castelvecchio bize göz kırpsa da, oldukça yorgun olduğumuzdan bu kaleye yürümeye cesaret edemedik. Bir süre nehir kıyısında yürüyüş yaptık. Yolun iki kenarındaki 50 yıllık ıhlamur ağaçlarından yükselen koku bizi mest etti.

IMG_3633a
Adige nehri

Karnımızın acıktığını hissedip yemek yiyecek güzel bir restoran bulma arayışına girdik. Sonunda özellikle İtalyanların rağbet ettiği tam da istediğimiz gibi bir yerel restoran bulduk. Dört peynirli pizza, deniz mahsullü spagetti ve weissbeer sipariş ettik. Yiyeceklerimiz o kadar lezzetliydi ki bu yazıyı yazarken bile hala tadı damağıma geliyor. Denemek isteyenler için Ristorante S.Eufemia, Piazza delle Erbe’den yukarıya çıkarken sola döndüğünüz sokakta dümdüz yürüdüğünüz takdirde sağınızda dar bir sokak arasında kalıyor.

Verona’yı ünlü yapan bir diğer sebep, Shekespeare’in ölümsüz eseri Romeo&Juliet ‘in esin kaynağı olan iki gencin bu şehirde yaşamış olduklarına dair inançtır. Bu inancı destekleyen çok sağlam bir temel olmasa da, Verona yetkilileri bu inancı kapitale çevirmekte vakit kaybetmemişlerdir. Juliet’in yaşadığına inanılan ev ziyaretçi akınına uğramakta. İşin bana ilginç gelen yanı, ünlü romana uygun olacak şekilde Juliet’in Romeo ile kaçamak görüşmelerini yaptığı balkon, bu eve sonradan ilave edilmiştir. Ziyaretçiler gerek sonradan yapılan bu balkona çıkmak, gerekse bahçedeki Juliet heykeline el sürebilmek için birbirini ezmekte. Evin bahçe duvarları binlerce dilek kiliti ve yazılarla mabede çevrilmiş durumda. Romeo’nun yaşadığına inanılan ev ise şu anda ziyarete açık değil.

IMG_3629a

Biraz daha dolaştıktan sonra çok iştah açıcı görünen tremisu’ların tadına bakmak için bir cafe’ye oturduk. Akabinde roma arenasının hemen yanındaki yemyeşil parkta biraz soluklandıktan sonra tren garına ilerleyerek, Romeo ve Juliet’in şehri Verona’yı arkamızda bıraktık.

Reklam

ROMEO&JULİET’İN ŞEHRİ VERONA” üzerine 6 yorum

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s